Merhaba

Bu kurumda üstlendiğim işin kapsayıcı ve en kısa tanımı, markalaşma, kesintisiz pazarlama iletişiminin sağlanması ve kurumsal iletişim operasyonlarını gerçekleştirmekti. Bunun yanı sıra marka sağlığı ve pazar araştırmalarının yapılmasından sorumluydum ve marka tescil-patent süreçleri ve kurum içi yayınları organize ediyordum.

Markaya olan katkılarımı özetlemek gerekirse; 2015 yılında işe başladığımda grup şirketleri marka kültüründen çok uzakta, farklı frekanslarda, kurumsal bütünleşik yapıya çok uzaktı. Bu sorun sadece markaların birbirinden habersizliği ile sınırlı değildi. Örneğin web siteleri marka kimliklerinden çok daha farklı şekillerde tüketici karşısına çıkıyordu. Tek bir kırmızı çizginin tüm tasarımlarda yer etmesi bu kadar zor olmamalıydı ama buraya yazıldığı gibi önemsiz bulunuyor, tek bir kırmızı çizgi her yerde olmasa da olur yaklaşımı güdülüyordu. Bilinç, markalaşma ve kurumsal kimlik bütünlüğünün tüketicide uyandırdığı kalite algısı önce kurum içine aşılanmalıydı. Öte yandan yapılan yatırımlar, ürün iyileştirmeleri yeterince duyurulmadığı için tüketici de yerleşmiş olan kalitesizlik algısı; “ekonomik ürün” iletişimi ve “yerlilik” iletişimi bubi tuzağı gibi birbirlerini negatif etkileşime sürükleyecek bir sonuca yol açıyordu. Petlas’ın yarı büyüklüğündeki markalar bile duygu iletişimi, fayda katkısı, içerik etkileşimi içeren kampanyalar düzenleyerek modern çağın gerektirdiği gibi aşırı iletişim içindeki toplumda hedef kitlelerine ulaşabiliyorken Petlas’ta bu durumu o dönem için alt markaları da dâhil olmak üzere boşa kürek çekmek olarak nitelendirilebilirdi.

“Marka” algısı henüz Petlas için tüketici tarafından algılanabilir düzeyde değildi. Petlas o döneme kadar marketlerin private label ürünlerinden farksızdı, alınan ürün kendine has bir markaya ait gibi durmuyordu. Tüketiciler ucuz yollu sıradan bir lastik aldıklarını düşünüyorlardı. Yepyeni bir marka üretmek kadar olmasa da işimiz yepyeni bir giysi tasarlamak gibiydi. Şimdi iletişim kampanyalarımızın tamamına bakıldığında (Zorumuza Gitmez, Hayde, Tüm yarışların anası, Bu dünya bizim memleket, Hedef zirve) görülecektir ki sattığımızı söylediğimiz şeyler artık “lastik” değil duygular bütünü. Evine giden insanın huzuru, uzak yolculukların rahatlığı, çocuklu yolculukların güvenliği, taşınan yükün gideceği yere ulaşacağının güveni. Her bir reklam kampanyası için üzerine iyi düşünülmüş, dikkatlice incelenmiş brifler oluşturduğum ve marka olarak anlatmak istediklerimizin kavgasını hem ajanslarımızla hem de yöneticilerimle yaptığım için gururluyum.

Bir dizi çalışma sonrası markalarımız için yaptırdığımız araştırma sonuçlarında gördük ki Petlas çok daha köklü olan rakiplerini yakalamak üzereydi. Bu da bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyordu. Bu yolda devam ettik.  2015’te beşinci, 2017’de dördüncü, 2019’da ise üçüncü sıraya çıktık.

Çağ iletişimine uyum sağlamanın gereklerinden biri olarak marka iş birlikleri için de markamız hazırdı ama hızlı ve sert başlangıçlar yerine futbol ve basketbol milli takımları sponsorlukları ile ilerlemek daha yerinde olacaktı. Futbol milli takımımızın sponsorluğu kapsamında “Pes etme”, Basketbol milli takım sponsorluğumuz kapsamında ise “El ele” kampanyalarını gerçekleştirdik.

Petlas ve diğer markaların PR faaliyetleri standart bültenlerle sağlanmaya çalışılırken, vurucu ve etkileyici içeriklerin üretilmeye başlamasından sonra basında görünürlüğü çok ciddi oranda artış gösterdi. Kurum içinde ise bayilerimiz ve iş ortaklarımıza hem kurum haberleri hem de sektörel haberlere yer verdiğimiz Petlas’ın ana yayın organı haline gelen AKO Haber dergisi ile ulaştık. Gazetecilik tecrübemin bu konuda oldukça kolaylık sağladığını anlamak güç değil. Buna ek olarak sosyal medyaya içerik bulmak ve oluşturmakta zorlanılan süreç bu derginin gelişimi ve güçlenmesiyle birlikte son buldu. Bu ülkeye Petlas gibi harika bir marka kazandırmakta katkılarım olduğu için çok mutluyum.